10 Eylül 2010 Cuma

POZİTİF ENERJİNİZİ KULLANMAYI ÖĞRENİN

Beyin öyle bir güçtür ki…Kafadan geçen her düşüncenin bir talep olduğuna inanıyorum...İyi şey ister güzel şeyler düşünürseniz cevabı aynen öyle gelir, ama hep korku ve kuşkuyla yaşarsanız aynen bunları da çağırırsınız.Trafik kazasından korkan insanlar hep kazaya uğrarlar. Eğer siz korkuyla yola çıkar ve hep bunu beyninizde kurgulayıp etrafa negatif enerji yayarsanız mutlaka şoföre kaza yaptırırsınız ama arabayı siz kullanıyorsanız ve böyle korkularınız varsa eğer, sakın araba kullanmayın...Çocuğuna aşırı korumalı ana ve babalarının çocuklarına hep bir şeyler olur yani biri bir taş atsa bile gelir sizin çocuğunuzun kafasını bulur o zaman siz şunu düşünürsünüz "onu kollayıp korumasam hep başına olumsuz şeyler geliyor.Neden acaba? Bu tıpkı (yumurtamı tavuktan çıkar, yoksa tavuk mu)'yu andırmıyor mu? Öyle mutsuz bir toplum olduk ki birbirimize günaydın diyemiyoruz, bir araya geldiğimizde hep olumsuz olaylar konuşuyoruz, biri bize nasılsın dese iyiyim demeye korkar olduk, işler nasıl deseler, derhal şikayet etmeye ve her şeyin kötü ve daha da kötüye gittiğini söylüyoruz, hastalıklarımızdan ve ölümlerden bahsediyoruz yani dostlarla da sohbetin güzelliği, keyfi kalmadı. Hep para olmadığından yakınıyoruz. Sanki bunu soran bizden para isteyecekmiş gibi. Aynen devam edin, neyi YOK diyorsanız, onu YOK etmeye devam edin, sürekli şikayet edip etrafa olumsuz ve zavallı görünerek her şeyin bereketini kaçırın, ayrıca da bu kadar mızırdanma sonunda dostlarınızı da kaçırdığınızı fark edeceksiniz.Sürekli param yok diyen insanlar paralarının bereketini öyle kaçırırlar ki, bir gün gelir bir de bakarlar gerçekten paraları bitmiş ama bu bitiş, ani çıkan hesapta olmayan mecburi harcamalar da olabilir, sağlığa harcanması gereken miktarlar da olabilir.Hep hastayım diyen insanlar mutlaka hasta olurlar beyin şartlanmaya görsün hangi hastalıktan korkup, çağırıyorsanız size onu getirir. Allah zaten verilen nimetlere şükretmesini bilmeyen kullarından bu nimetleri bir müddet sonra almaya başlar. Çevrenize bakın örneklerini çok göreceksiniz. Gelin bundan sonra nasılsın diyenlere çok iyiyim, çok şükür demekle işe başlayın.Öyle bir toplum olduk ki, karşımızdakini yargılamaktan sevmeye zaman bulamıyoruz.Oysa her yaşta sevgiye ihtiyacımız var. Sevgi sunulmazsa sevgi değildir. Neyi severseniz sevin ama içinizde yoğun sevgi duyguları olsun. Birisine sevginizi söylediğinizde hareketlerle bunu pekiştirdiğinizde ona öyle güzel bir enerji yollarsınız ki, onun mutluluğunun enerji şeklinde size geri dönüşünden aldığınız pozitifi başka hiçbir şeyde bulamazsınız.Yeni bebeği olmuş bir anne eğer sıkıntıları varsa veya olumsuz bir kişiliğe sahipse lütfen en olumlu olduğunda bebeğini kucağına alıp onu çıplak tenine değdirsin. Eğer bebeklerinizin huzurlu ve sağlıklı bir bebek olmasını istiyorsanız onu sakin kavgasız gürültüsüz ve pozitif bir ortamda büyütmeye çalışın. Kızgınken, sinirliyken kucağınıza almamaya çalışın ve ona sınırsız sevginizi gösterin. Öpün koklayın ve bilin ki bu günler çok çabuk geçecek ve bilin ki çok çabuk büyüyorlar.Bazı anne ve babalar çocuklarını çok sevdikleri halde bunu ifade edemez ve gösteremezler. Neden? Ne zaman göstereceksiniz? Allah'ın verdiği bu armağana sevgiyi en güzel şekilde göstermemiz bir şükür ve teşekkür değil mi?Beyin öyle bir güçtür ki, insan beyin gücünü kullanarak isterse kendini felç de edebilir, öldürebilir de, kanserini de yenebilir. Yeter ki beynini şartlandırabilsin. Beynimizde yaklaşık 13 milyar civarında sinir hücresi vardır. Her bir hücre yaklaşık 7.3 kilo voltluk enerji açığa çıkarır. Pratikte mümkün değil ama teorikte beyindeki tüm sinir hücrelerinin aynı anda enerjilerini saldığını varsayalım, yaklaşık 350 milyon kilo voltluk bir enerji açığa çıkar ki bu da büyük bir metropolün tüm elektrik ihtiyacını karşılayacak güce sahiptir. Size tıp kitaplarına girmiş bir olayı anlatmak istiyorum: Et taşımacılığı yapan soğutuculu bir tren, temizlenip bakımı yapılmak için bir istasyonda duruyor. İşçiler vagonları temizlemeye başlıyorlar. İşçinin biri bir vagonu temizlerken diğer işçi o vagonu boş sanıp kapısını dışarıdan kilitliyor. Biraz sonra tren hareket ediyor ve bir durak sonra et almak üzere bir istasyonda duruyor. Kapalı kalan işçinin vagon kapısı açıldığında işçinin donarak öldüğü görülüyor. Fakat bir bakıyorlar ki, vagonun ısısı normal ısıda yani dondurucuya geçirilmemiş. Ama kapalı kalan işçi bunu bilmediği, donarak öleceğini sandığı için beyin aynen donmanın şartlarını hazırlayarak, donmanın tüm belirtilerek göstererek vücudunu buna uyduruyor…Yani beyninizi olumlu şeylere kanalize edin. Bazı insanlar vardır, hep konuşurken “daha yaşasam, 1-2 sene daha yaşarım” diye konuşup, sık sık bunu tekrar ederler ve kendilerine adeta bir ölüm zamanı belirlerler. Ben bu laftan çok korkarım. Eğer bunu inanarak söylerlerse beyinlerini öyle bir şartlarlar ki, öyle bir kurgularlar ki gerçekten dedikleri zamanda ölürler. Bu yüzden kaç yaşında olursanız olun hep bir hedefiniz ve hayalleriniz olsun ki uzun yaşayabilesiniz.İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış. Ne doğru bir laf değil mi?Dün bitti. Dünün tekrarı yok aynı rüyalar gibi. Yarın, hiç bilmiyoruz, iyi şeylerde olabilir, kötü de .Ama şu anımı biliyorum, ayağım kırık bu yazıyı yazıyorum ama eşim yanımda, çocuklarım sağ ve ben bu yüzden dünyanın en mutlu insanıyım ve yarınımı da bilmediğim için bu anımı en iyi, en keyifli ve en pozitif şekilde değerlendiririm. Bilmediğim bir geleceği düşünerek de bu anımı zehir edemem.Siz de böyle yapın ve hayatınızı birbirine karıştırmamak kaydıyla 3'e bölün. Dün, bugün, yarın diye... Biz ani stresleri çok severiz. Çünkü ani streste vücutta Adrenokortikotrop hormon (ACTH) artar ve hafıza, algılama, enerji süper olur. Yani bu hormon, strese karşı vücudun bir sigortasıdır. Ama siz bu stresi kısır döngüye çevirirseniz, yani sürekli beyninizde kurarsanız, hep bunu düşünürseniz, gelen olumlu şeylerin hepsi geri gider. Yani unutkanlıklar, enerji kayıpları, isteksizlikler, migren, mide-bağırsak şikayetleri, uykusuzluklar, beyin tümörleri, tansiyon iniş-çıkışları, vücudun muhtelif yerlerinde uyuşmalar, mutsuzluk, hatta depresyon, kalple ilgili şikayetler ve kansere zemin hazırlamış olursunuz. Bunları kendinize niye reva göreceksiniz ki?Akıllı, kontröllü ve olumlu olmak yeterli. Eğer büyük bir strese girdiyseniz kendinize hobiler bulun, yani kafanızı dağıtın. Başka işlere kanalize olun ki stres yaratan faktörün etkisi azalsın veya sevdiğiniz, sizi mutlu eden şeylerle uğraşın.Bunları da yapamıyorsanız dua edin. Duaların insanlarda yarattıkları mistik etki onların pozitiflenmesini sağlar. Ben evde sokakta bile hep iyilik diler ve hayır için dua ederim... Saygılarımla, Prof. Yıldız BATIRBAYGİL

2 yorum:

  1. Tamamen katılıyorum. Benim hayattaki en güçlü korkularımdan biri, trafik kazası geçirmekti. Arabayla yolculuk yapmaktan, tanıdığım birinin yolda olmasından hep rahatsızlık duydum. Bir ay önce yaptığımız kazada, ağır yaralanan tek kişi ben olunca bunu düşündüm yeniden. Evrene bu mesajı verdim ve korkumu gerçek kıldım. Bu bilgi teyid edildi, evet ama şimdi sırada daha önemli bir şeyi başarabilmek var ki o da korkularımızı aklımızdan silebilmek. Bunun için de bizimle paylaşabileceğin bir şey var mı arkadaşım :)

    YanıtlaSil
  2. ebrucum yorumu maalesef yeni gördüm bu benim pek sık kullanmadığım blogum, ben daha çok inci çiçeğini kullanıyorum:))
    evet evrene gönderilen mesajların olduğuna bende inanıyorum, korkuları silebilmek tamamen senin gerçekleştirebileceğin birşey, bir defa pozitif düşünmeyi aklına getirmen gerekiyor negatif düşüneceğinde bu metni anımsa kendini olumlu düşünmeye yönelendir, şimdi nasıl oldun çok metak ediyorum, çok geçmiş olsun sevgiler:))

    YanıtlaSil