3 Kasım 2010 Çarşamba

Bu öykü bana "Yüzbaşı Corellinin Mandolini" kitabını anımsattı, çok hoş bir kitaptı, filmini de izledim ama kaçırılmış çok yerleri vardı....

Dondurucu soğukta bir an önce evime varabilmek için hızla yürürken, ayağımın ucunda bir cüzdan gördüm..Hemen aldım. Sahibini gösteren bir kimlik vardır diyeacele acele açtım.. İçinde üç dolar ve sararıp kat yerleri yıpranmış eski bir zarftan başka birşey yoktu...
Sol üst köşede yalnızca gönderenin adresi, alıcı adresiyerinde bir posta kutusu numarası vardı. Bir ipucubulabilmek belki biraz da merakımı giderebilmek içinzarfı açtım ve içindeki mektubu okumaya başladım.Mektup, sol yanı çiçek resmiyle süslenmiş bir kağıda,özenli bir el yazısıyla yazılmıştı ve "Sevgili Michael"diye başlıyordu.. Ve "Annesi yasakladığı içinonu bir daha göremeyeceğini" anlatarakdevam ediyor.. "Ama sakın unutma, seni daimaseveceğim" diye bitiyor.. İmza.. Hannah!..Elimde yalnızca, mektubu yazan kişiyle, mektubunyazıldığı kişinin birinci adları vardı. Eve gider gitmezhemen telefon idaresini aradım.Görevli kisi, kendisinebildirdiğim adreste yaşayanların telefon numarasınıvermesinin yasalara aykırı olduğunu söyledi. Fakatısrarım karşısında: "Belki, size yardımcı olabilirim" dedi."Bu adreste bulunan numaraya telefon ederim ve onlarKabul ederlerse, sizi görüştürebilirim lütfen bekleyin.."dedi. İki üç dakika sonra görevlinin sesi geldi.."Bağlıyorum efendim." Telefonda, karşıdaki hanıma"Hannah diye birini tanıyıp, tanımadığını" sordum."Bu evi, 30 yıl evvel, Hannah diye kızları olan bir ailedenaldık" dedi. "Peki yeni adreslerini biliyor musunuz?..""Hannah annesini bir huzurevine yatıracaktı. Oradan takipederseniz, belki adres bulursunuz.." deyip bana huzurevininadını verdi.. Hemen aradım.. Yaşlı anne yıllar önce ölmüş..Ama kızına ait eski bir telefon numarası var. Belki ordanbilirlermiş.. "Bunların hepsi aptalca aslında" dedimkendi kendime.. İçinde sadece 3 dolar ve 60 yıl önceyazılmış bir mektup bulunan cüzdanın sahibini aramakiçin bunca zahmete ne gerek var ki.. Aradım numarayı..Bir kadın "Şimdi Hannah'nın kendisi bir huzurevinde"dedi ve numarayı verdi. Hemen orayı çevirdim.. Ses;"Evet, Hannah burda yaşıyor" dedi.. Saat ona geliyordu ama hemen yola çıktım, Hannah'yı görmek için..
Devasa bir binanın üçüncü katında şirin bir oda.. Gümüşsaçlı, sıcak tebessümlü bir yaşlı kadın.. Gözlerinin içi ışılışıl ama.. Anlattım olanları.. Cüzdanı ve mektubu gösterip..Derin bir iç çekti mektuba bakarken ve "Genç adam" dedi,"Bu mektup, Michael ile son kontağımdı.. Onu öyleseviyorum ki.. Sean Connery gibi yakışıklıydı.. Hani şu meşhur aktör.. Ama ben 16 yaşındaydım.. Çok küçüğüm diye annem kesinlikle izin vermedi.."
Derin bir nefes daha.."Michael Goldstein harika bir insandı. Eğer bulabilirsenizona söyleyin lütfen.. Onu hep düşündüm.. Hep.." Bir ufaksessizlik.. Bir derin nefes daha.. "Ve onu hep sevdim.."İki damla yaş damladı elindeki mektuba, ıslanan gözlerden.."Ve hiç evlenmedim.. Michael gibi birisini bulamadım ki.."Hannah'ya teşekkür edip odadan çıktım.Binadan çıkarken danışmada beni karşılayan kız"Hannah Hanım yardımcı olabildi mi size" dedi.." Hiçdeğilse bunun sahibinin soyadını öğrendim" dedim..Cüzdanı elimde sallayarak.. O sırada yanımda dikilip duranhademe bağırdı.. "Hey baksana.. Bu Bay Michael'ın cüzdanı.. Üzerindeki bu kırmızı şeritten onu nerdegörsem tanırım.. Cüzdanını hep kaybederdi zaten..Üç kere ben buldum, koridorlarda.."Michael sekizinci katta yaşıyordu.. Ok gibi fırladımtekrar asansöre. Michael yatmamıştı. Okuma odasındakitap okuyordu. Hemşire beni ve elimdeki cüzdanı gösterdi.Michael elini arka cebine attı, hızla.. Sonra sevinçle "Evetbu benim cüzdanım" dedi. "Öğleden sonraki yürüyüşsırasında kaybetmiş olmalıyım. Size teşekkür borçluyum.""Hiçbirşey borçlu değilsiniz" dedim. "Ama özür dilerim.İpucu bulmak için açtım ve içindeki mektubu okudum.""Mektubu mu okudun?" "Sadece okumakla kalmadım.Hannah'yı da buldum.." "Buldun mu? Nerde? İyi mi?Hala eskisi gibi güzel mi. Söyle, lütfen söyle..""Çok iyi.. Hem de harika" dedim, yavaşça.. "Bana onuntelefon numarasını ver. Yarın onu hemen arayacağım."Elime sımsıkı sarıldı.. "O benim tek aşkımdı.. Onuöyle sevdim ki, asla evlenmedim.. Çünkü bu mektupgeldiğinde hayatım, anlamsal olarak bitmişti.""Bay Goldstein" dedim.. "Gelin benimle.."Asansörle üçüncü kata indik.. Odanın kapısı açıktı.Hannah sırtı kapıya dönük televizyon izliyordu..Hemşire ona yaklaştı, omzuna dokundu.. "Hannah"dedi.. "Bu bay'ı tanıyor musun?" Gözlükleriniayarladı bir an baktı, tek kelime etmeden.."Michael" dedi, Michael, kapıda, kısık sesle.."Hannah.. Ben Michael.. Beni tanıdın mı?..""Michael" diye yutkundu Hannah. "İnanmıyorum..Bu sensin. Benim Michael'ım." MichaelHannah'ya doğru yürüdü yavaşça. Sarıldılar.Hemşire yanıma geldiğinde onun da gözleri yaşlıydı.."Gördün mü, bak?" dedim "Yaşamda, yaşanmasıgereken herşey, er ya da geç, birgün kesinlikle yaşanacaktır."***Üç hafta sonra beni huzurevinden aradılar.Pazar günü bir nikah vardı.. Gelebilir miydim?Harika bir nikah töreni idi. Hannah ve Michaelbeni nikah şahidi yaptılar üstelik. Hannah açıkbej elbisesi içinde çok güzeldi.. Michael delacivert takımı içinde hala çok yakışıklı..Bir nikah tanığı olarak söylüyorum bu gözlemlerimi…Aşklarını onsekiz yaşın heyecanı ve duygusuyla yaşayan76 yaşındaki gelin ile 79 yaşındaki damadın nikahındakeşke siz de bulunsaydınız… Altmış yıl önce bittiğisanılan bir aşk öyküsünün, altmış yıl sonra, kaldığıyerden nasıl filizlendiğine siz de tanık olacaktınız.

Çeviren: Nuray Bartoschek

2 yorum:

  1. Sabah sabah ağlattın beni bu yazıyla sağol. Çok güzel bir hikayeymiş ya...

    YanıtlaSil
  2. mavi balon teşekkürler benim de çok hoşuma gitti, allahtan mutlu son:))

    YanıtlaSil